DÜZYAZILARIM

 DÜZYAZI GELENEĞİ MEKANİK DÜŞÜNCEYE DİRENİŞTİR...

DÜZYAZILARIM
Düzyazı geleneği bir karşı duruşsa eğer.. Benim yaptığım hayatı özene dokumaktır.. Hem de en sade renklerle..

Bu bölümde durup dururken herhangi bir konuda kendi kendim ile konuşuyormuş gibi yazdığım ve kesin hükümlere varmadan samimi bir üslupla oluşturduğum yazılar seçkisini bulabileceksiniz. Bir tür “Deneme” diyebiliriz…

Bilindiği üzere bir edebiyat türü olan denemeler yazılması en zor olan türlerdendir. Sanırım bu nedenle deneme denilmektedir… Ancak burada deneyeceğim yazıları düzyazı kategorisinde ele alırken site gezginim ile aktif paylaşımcı temelde samimi bir yöntem kullanmayı yeğlemekteyim. Bu zaman zaman sohbet havasına da bürünebilecektir, düşünmeyi ön plana çıkartırken yani imgelememizi ortaya koyarken fıkra ambiyansına da girebilecektir. Ne olursa olsun duygular söz konusu olup da eleştirisiz yapılamayacaktır…

Bu türün en büyük ustası Montaigne kitabının önsözünde özetle şöyle demektedir: "Eğer mümkün olsaydı karşınıza anadan doğma çıkardım. Bu kitapta size asla bir şey kanıtlama iddiam yoktur. Elimden geldiğince size beni anlattım. Bana hak vermenizi ya da yargılamanızı istemiyorum" buradan da anlaşıldığına göre denemeler iddialı olmayan, ispat kaygısı taşımayan; temel anlamda insan doğallığına dayanan eserlerdir…

Ben de kişisel olarak özgür düşüncemin ifade alanı içinde gözlemlediğim ya da yaşadığım olay, olgu, durum ve izlediğim nesnelerle ya da herhangi bir kavramla ilgili izlenimlerinin herhangi bir plâna bağlı kalmayacağımı, deliller getirip kanıtlama yoluna gerek duymadan ve kesin hükümler vermeden, tamamen kişisel görüşlerimle serbestçe yazıya dökeceğimi düşünüyorum. 

Birkaç sayfayı geçmeyen kısa metinler halinde kullanacağım düzyazılarımda genellikle derin düşünceden çok, kendi dışımdaki nesnelerle herhangi bir konuda gerçek ya da hayalî olarak girdiğim diyaloglar yer alacaktır.



Amacım ara sıra da olsa  aslında geleneğin biraz dışına çıkarak çeşitli bilim, felsefe ve sanat dallarına ait terimlere yer vermek,  kütlenin ortak günlük konuşma dilinin düşünce diline dönüştürülmesi çabasını hâkim kılmak vardır. Bu yüzden yazılarımda felsefi bir anlayışa, sistematik felsefi bir dünya görüşüne bağlı olarak düşüncelerimi ortaya koymam adeta kaçınılmaz olabilecektir. Daha yalın bir ifadeyle, ileri sürdüğüm düşünceler, sanatsal açıdan herhangi bir felsefe ekolüyle ilintili olabilecektir…

Bunlara ilave olarak: yazılarımda herhangi bir kurgudan ve biçimsel, şematik yaklaşımdan kaçınmayı yeğliyorum. Düşüncelerimi daha fazlasıyla şiirsel, akıcı, samimi bir seremoniyle sunmayı planlıyorum. Ki kolayca ve rahatlıkla okunabilme özelliğine sahip olabilsinler..

DÜZYAZI GELENEĞİ MEKANİK DÜŞÜNCEYE DİRENİŞTİR

Düzyazılar içinde dizilen sözcükler ve söylemler romantik ya da idealist duygular içeriyor olsa da; kesinlikle romanesk ya da ütopik bir benlik, bireysellik / bireycilik anlatımı; "içe kapanma", dış dünyadan kopuş, bir kaçış, umarsız bir sıkıntı ve yalnızlık duygusu değildir. Gizeme, bilinmezin arayışına, metafiziğe, soyut bir düşünselliğe, düşsele indirgenmiş ya da epiküryen anlamda coşkulu bir duygu boşalması da değildir. Düzyazılar içinde egemen olan kendilik, kişisellik, "sahihlik" diyebileceğimiz lirik anlatım toplumsal ya da kolektif olanla iç içe durumudur.

***...***











***...***