SEÇME YAZILAR

 İNSAN BİR HAYVAN.. BİR ORMAN.. BİR OKYANUS.. BİR KAYA.. KİM ÜSTÜNE NEYİ ALINIRSA!..

SEÇME YAZILAR
HEPSİ İÇTEN FIRTINA KOPARTAN SİYASİ – İKTİSADİ – FELSEFİ – TOPLUMSAL DENEMELER, KÖŞELİ YORUMLAR.. İŞ HAYATINDAN SEÇME MAKAMLAR.. İDDİA EDİLDİĞİ ÜZERE "BURASI TÜRKİYE" HATTA "BURASI YERKÜRE" DEDİRTEN YAŞADIĞIMIZ ÜLKENİN, DÜNYANIN GERÇEKLERİNE BİR DE CİDDİ, ÖNEMLİ, ONURLU ve HAYSİYETLİ MAKAM ÇABASINDA MAYDANOZ ÇALMAK...

Her sabah haberlerinin bütününde öylesine bir doruk nokta söz konusudur ki, uyarıcı anlamda sınırsız kırmızı noktalar da bir işe yaramaz kalmaktadır... Haberci, muhabir, karakulak, çapar arkadaşlarımız, naçizane haberlerin bile kaçınılmaz çekiciliği içinde, biraz sansasyon yaratma ve çarpık gazetecilik güdüsünün de etkisi altında, aslında olup bitenleri özetliyor, yakalanmış görüntüleri veriyorlardır… 

Bana gelince; ben ne haberciyim, ne muhabir, ne de karakulak veya çapar bir gazeteci. Gündeme pat diye düşüp kafa kırmaya yeltenen haberleri kendi halinde haysiyetiyle yorum yapmaya çalışan, kedersiz biri olmaktan öte bir kafa zorluğum yok aslında. İçimde kopan fırtınalar mı? Ha, evet, o fırtınalar iç bünyemin uçrak köşelerinde mızrak gibi yer bulup yerleştiğinden beri hep kazan kepçe dolaşmaya bayıldı. Damarlarımdan akıp giderken bile gurbete sızmadı, sızdırmadı. Oysa dışarıdan bakan gözlere hep dingin, hep sakin ve mütevazı görünüyorsam da sanırım bunun tek bir nedeni olabilir: Çalkantının ıpıssız, tamtakır ve hadisesiz, hatta suskunlukla yoğrulmuş görüntüsünün ardında olup bitenlere seyircisiz kalamayacak kadar bir taşkınlık ve tedirginlik abidesi dikilmiş farz edebiliriz. Çevremde alıp başını giden geçmişi, dönme dolap misali tepe takla olan şimdiki zamanı yüzümde hâkimane bir ifade ile izlemeye doyamıyorum. 

Acaba yaşamın onca katmerli basamaklarından yürüyerek geçen ve hayatın içinden ergin deneyler çıkararak ateşli ilerleyen ben yarını sorgulamakta fazla mı abartılı davranıyorum? Kim bilir? İçimdeki fırtınaya, tükenmez kasırgaya sorsanız, büyümüş ve derinliği kazanmıştım onun açısından bakınca. Şimdi ellerim birbirine kenetli dışarıdaki havayı uysal bakışlarımla ama eleştirel solumaya çalışıyorum. 

VİCDAN İLE DÜŞÜNCE ARASINDAKİ ZORLU YOLCULUK NEREDE SONLANIRSA ORADAYIM:

SEÇME YAZILAR arşivim, özel ansiklopedik seçkiler değil.. Artık kime, neye, ne şekilde gidip toslarsa.. Hayatımın eleştirel ışıkları işte böyle bir şey...











































 











***...***