DÜZYAZILARIM: "BEŞ ÇAYI"

 DEMLİ ÇAYIN YANINDA İKRAM EDİLMİŞ SÖYLEŞİLER

BEŞ ÇAYI
Uçsuz Bucaksız Bir Demli Çay Kıyısında Umarsız Bir Konuğum

ÇAÇARON SEMAVERİN YAPTIĞI
Şu kış günlerinde havanın erken kararmasına bayılıyorum. Masamı pencerenin yanına taşıdım. Işıkları söndürüp bir mum yaktım, masamın üstüne koydum. Dostoyevski gibi... Geceleri mum ışığında çalışır, sabaha dek çay içermiş. Sanal hayat için hakiki hayatın fedasıdır bu. Onun gibi yazamasam da biçimsel olarak benzemişim demek ki... Bir de çay demleseydim bari... Onu da yaparım... Dışarıyı seyrediyorum. Kar yağıyor. Beyaz benekler gibi düşüyorlar. Sessiz bir müzik çalınıyor sanki. Kış çocuğu olmamdan ötürüdür herhalde. Kar beni hep etkilemiştir. Seni de etkiler mi, neler hissettirir?
“Ben yürüyordum, kar yağıyordu. Koluma düşen kar tanelerine baktım bir süre. Usta bir ressamın elinden çıkmışçasına düzgündüler. Her birinin özgün biçimleri vardı. Fark ettim… Niçin tane tane yağıyordu kar? Niçin büyük kütleler halinde düşmüyordu yer? Kimdi bu desenleri çizen?”
En uzun ikindi vakti... Kar güneşinin batışıyla, ertesi sabah yeniden beyaz doğması arasında sevgilimin kaş boyu kadar en uzun süre... En uzun ikindi vaktinde neler yapılmaz ki? Keyiflenmek için önce, iyi ki kuzey küre tipinin berisinde bir pencere döşeğindeyim diyorum... Ya güney yarım kürede yaşasaydım! Tanrım, ne korkunç bir fikir! Bu akşam, en kısa akşamım olabilirdi ve akşam şıp diye bitiverirdi... Oysa önümde uzuuuuuuun mu uzun bir akşam var. Daha da uzatmak benim elimde… Yahya Kemal’in ünlü “Gece” şiirindeki gibi “Kandilli yüzerken uykularda / Mehtabı sürükledik sularda” diyerek bu karda kışta sıcak demli bir çayı hak ediyorum... Ben Cahit Sıtkı Tarancı gibi “O kadar çok ki etrafta karanlık / Herkesin gecesi kendine yeter” diye düşünenlerden değilim.(“Herkesin Gecesi”) Hayır yetmez. Akşamları paylaşmaktan yanayım. Ruhumla ve başkalarıyla... Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın düşüncesine daha yatkınım: “Severim geceyi çaresiz, / Korktuğumdan değil, güzelliğinden.” (Çocuk ve Allah: “Geceye Karşı Müdafaa) ... Böylesine uzun bir akşam vaktinde neler yapılmaz ki... Dışarıyı seyredebilirim, ister yıldızlı olsun ister yıldızsız. Nasılsa biri, ötekinin yokluğunu ya da varlığını düşündürecektir bana… İçimdeki sevda yeline kulak verebilirim. Onun fısıltıyla söyledikleri, sessiz söylemediklerini de anımsatacaktır... Karasevdamı koklayabilirim... Ona tutkuyla dokunabilirim... Cananıma sarılabilirim... Böyle bir uzun akşam vaktinde neler yapılmaz ki... En çok, en çok düşlere ve düşüncelere dalınır... Ve sabaha dek demli çay içilir... Bilirim ki: Her gecenin bir sabahı vardır.
CİLT 4

  • 1977
  • 1978
  • 1979 (Ocak-Eylül)
CİLT 5
  • 1979 (Eylül-Aralık)
  • 1980
  • 1981
  • 1982
  • 1983
  • 1984
  • 1985
  • 1986
  • 1987
  • 1988
CİLT 6
  • 1989
  • 1990
  • 1991
  • 1992
CİLT 7
  • 1993
  • 1994
  • 1995
  • 1996
  • 1997
  • 1998
CİLT 8
  • 1999
  • 2000
  • 2001
  • 2002
  • 2003
  • 2004
  • 2005
  • 2006
  • 2007
  • 2008
  • 2009
CİLT 9
  • 2010
  • 2011
  • 2012
  • 2013
  • 2014
  • 2015
  • 2016
  • 2017
CİLT 10
  • 2018
  • 2019 
  • 2020 ve sonrası

***...***