dEjAvU ~ ŞAKACI SOKAK Kazan Ben Kepçe


Vapurla Beşiktaş'tan Kadıköy'e geçerken...

Başlığı Sermet Muhtar’dan arakladım. Ama bu yazın dizinine çok yakışacağını düşündüğüm için böyle bir eyleme kalkıştım. Zira ne İstanbul’u anlatmakla biter öyküler ne de Şakacı Sokak’ı. 

Sermet Muhtar, Ahmet Rasim, Abdülhak Şinasi, Çaylak Tevfik, Musahibzade Celâl, Mithat Cemal Kuntay... Eski aydın İstanbulluların, bize eserler bırakan son temsilcileri. Günümüzün yazarları da var elbette: Selim İleri, Aydın Boysan, Orhan Pamuk, Jale Sancak, Ahmet Ümit, Salah Birsel, Burhan Arpad, Nedim Gürsel, Murat Belge, Ayşegül Kaya ve daha niceleri... 

Onlarla birlikte, uzun bir süreçte her ulustan ve dinden insanların yeşertip yaşattığı İstanbul kültürünün, giderek İstanbul topoğrafyasının yitirilmekte olması bu kenti sevenler için onulmaz bir acı nedenidir. 

Doğup büyüdüğüm ŞAKACI SOKAK da bu hüzünlü yozlaşmadan ve canhıraş yıkımdan kısmetini alanlardan. Elimden geldiğince iyi planlamaya çalıştığım dizide, kâh bisikletimle, kâh yürüyerek ama her defasında anılara yolculuk yaparak, salt bir sokağı değil, genelinde Anadolu Yakası’nın kadim Kadıköy bölgesi, özelinde ise Erenköy – Kozyatağı – Bostancı – Suadiye dörtgeninde yer alan mahalleleri yeniden yaşatmak istedim. Yıllardır yazdığım eski ve şimdiki yeni makalelerle birlikte salt bu semtleri değil, ama tabi ki bir Bağdat Caddesi’ni, Göztepe, Merdivenköy, İçerenköy, Kazasker, Şenesenevler, Küçükyalı, İdealtepe, Süreyya Plajı, Maltepe ve Kartal gibi önemli semtleri de atlamamaya gayret ettim. 

Ve elbette, salt bu semtleri, eski eserleri, tarihi yerleşimleri ve anıtları değil, bunlarla içli dışlı her şeyi, yaşayan bir sokak ve mahalle kültürünü, insanlarını, eskilerin deyimiyle, ricali, münevveri, uleması, esnafı, kalem efendisini, memuru, komiği, ayyaşı, kabadayısı ile... ya da benim için ayrı özel anlam taşıyan, akrabalık ve komşuluk ilişkileriyle, bahçeli evler ve diğer özel mekanları ve tarihiyle bir film gibi vermeye çalışacağım bu yolculukta hem ŞAKACI SOKAK hem de onu çevreleyen her semt, her mahalle, her siluet, hatta dediğim gibi evler, konaklar, köşkler, yalılar, kapı kapı, aile özellikleri ve ilişkileri de ihmal edilmeyerek nostaljik bir rehber oluşturmak bu dizinin ana düşüncesi... 

Adı gibi şaka değil fakat ŞAKACI SOKAK kimliğinde olgun bir örneğini bulduğum eski mahallelilerin ortak bir meziyetleri, bir şekilde buralara göç edip yerleştikleri, ve hatta buralarda doğup büyüdükleri bu sokağı (ve çevresini) sesleriyle sularıyla esintileriyle simalarıyla doğru ve ayrıntılı tanımalarıydı. Esnaf, seyyar satıcı, müezzin seslerinden, çocuk bağırmalarından, kadın konuşmalarından, bu “ulu Anadolu Yakası’nın” hangi semtinde ya da sokağında olduklarını fark ederler, her sınıf ve zümreyi tanırlar, aşinalıkları bütün Kadıköy yakasını kapsardı. 

ŞAKACI SOKAK Kazan Ben Kepçe’nin en kayda değer tema’sının, sokak ve mahallelilik kavramlarına bu açıdan çarpıcı bir örnek olacağını düşünüyorum. Günümüzün, oturduğu apartmandaki ailelerle bile selamı sabahı olmayan türedi kentlilerine ise herhalde kent yaşamından ve dünyasından ne denli uzak olduklarını düşündürtecektir. 

Bu da, bir ölçüde, ilgi duyanlara benden bir unutulmazlık hatırası adına bir sokak (mahalle kültürü) belgeseli ve bir ŞAKACI SOKAK romanı... 

[📷 Vapurda, İstanbul (Şakacı Koleksiyonu).] 

***…*** 

Seref Sayman

Saros Körfezi, Ekim 2018, Mart 2019   

(*) Önceki Makale: ŞAKACI SOKAK: “İçerik Dizini”

(*) Sonraki Makale: Geri Dönüş: ŞAKACI SOKAK’a AÇILAN YENİ BİR PENCERESİ 

***…*** 

 [ÖNCEKİ] << [ŞAKACI SOKAK] >> [SONRAKİ] 

>>> [İçerikDizini] 

***…***