Serde Umut Var: Nerede Kalmıştık?

 

İşte, bir kuyuda bir başıma kalakalmışım gibi geliyor örneğin karanlık ve soğuk bir sığınakta parmak hesabı yaparken. Tıpkı derin bir kuyuda sıkışmış gibi. Karanlık, rutubetli, havasız bir kuyu bu. Zaman durmuş. Korkularım, her şey karmakarışık gibi üstüme üstüme... Çıkış peki? Sabır. Elbette o kuyunun dibinde bir ufacık gün deliği bulacağım. Sarılacağım, umut edeceğim başka ne var ki? Minik çakımla iğne ucu kadar görünen gün ışığını kazıyacağım, kazıyacağım; vazgeçmeden, yorulmadan. Kan ter içinde... Kuyunun içinde bir kapı var. İnanınız, ben biliyorum. Onun için kazmaya değer, zaten başka türlüsü yok, başka türlü bir yaşamak da yok. Bu yol bulunmak üzere kazılacak, iğneyle, çakıyla, mesleğimin bana öğrettikleriyle, 33 yıllık kariyer yaşantımda edindiğim profesyonel iş tecrübelerimle, bilim ile, sanat ile... Bulunacak bu yol. Türkiye coğrafyasını gezmek isteyene ise gayya kuyusu bedava. 

gEZENTİ bİSİKLET ~ E-2022/003

Esinti Tarihi: Pazartesi, 10.01.2022 

Fark ettim ki en son bir seri şeklinde yaptığım şAKACI sOKAK dizisi üzerinden yaklaşık on altı ay geçmiş. Dizi yazılarımı özleyeniniz var mı? Öyleyse özleyenler için müjdeyi patlatayım. Bugünden itibaren beş günde bir paylaşımda olacak yepisyeni diziler ile meydana çıkıyorum. İlk seri “Serde Umut Var” ile başlıyor. Sonra sırasıyla “Aşk Bitti-Düş Bitti-Oyun Bitti”; “Müştereken Kollektifiz” ile devam ediyor. İlerleyen zamanda ise sonbahardan kış mevsimine yakışacak şekilde, Eylül ayından yıl sonuna değin, “Adaptasyon” ile sürüp “Seçilmiş Gönüllü Bir Şey” ile sonlanıyor. 

Amacım yaşama edindiğim, ömür törpülediğim dirençli toprakları terk etme boşluğundan fayda sağlayıp mavimtırak düşlere akan yolculuklar öncesi edindiğim seçmece gezilerden notlar aktarmak değil. Bu da olabilirdi pekâlâ ama hevesle eklediğim bisiklet anı-yaşam-macera yazıları ve içeriklerinde yer alan zengin fotoğraf arşivi bu görevi fazlasıyla gördüğünden, ben şimdilik ESİNTİLER galaksisinde rotamı başka alanlara çevirmeyi yeğledim. 

Diğer taraftan özellikle belirtmeliyim. Memleket nicedir erken seçim, baskın seçim, yok yok normal zamanda seçim gibisinden halk oylaması iklimine girdi gireli mide ağrılarımın dozu arttı. Bu nedenle siyaset üstüne yazmayı hiç mi hiç arzu etmedim. Yazacağım zaman da kimseden icazet almam dilimin kemiğine bakmaksızın dokundururum ama şimdi sırası değil. Çünkü nasıl olsa o gün geldiğinde seçim tantanası durulacak, sandık başına gidilecek ve büyük ‘çoğunluk’ ertesi gün, hayata kaldıkları yerden devam edecek. Şahsına münhasır ucube Başkanlık sistemi defolup gider yerine güçlendirilmiş Parlamenter sistem restore edilir mi? Olabilir ve fakat sistem partileri arasındaki denge, birkaç bölgesel yeniden paylaşım dışında, esas olarak değişmeyecek. Halkın geneliyle hasret kaldığı “Büyük İnsanlık” konumlarında da bir değişiklik olmayacak. Ne yazık ki böyle. İsterseniz veriler gerçekleşince konuşuruz bunları. 

Onun için yurdum insanı sınıfsal konumlarına bakarak değil, bir futbol takımı tarafgirliğiyle ya da aidiyet/biat etme duygusuyla oy kullanmaya devam etsinler... Birileri köşeleri aşıp küplere dönerken sürüye kapılan zavallılar hala o birilerin peşinden sürüklenip bir çuval soğana fit olsunlar. Sonra da o birileri kalksın örgütlerinin adında yer alan o namuslu kelimeyi kirletircesine insanlara mağdur edebiyatı yapmaya devam etsinler. Ne olacak? Demagojinin kotası mı var sanki? Gelir dağılımı arasındaki denge bozulmuş, açı tren rayı kadar açılmış kimin umurunda? 

Onlar kafeste sergilenen sirk hayvanları gibi oyunlarını oynamaya devam etsinler, insanlar da izlemeye devam etsinler... Avrupa’nın herhangi bir ülkesinde olsa o tahtlar şimdiye kadar kaç kere yıkılır, kaç kere yeniden kurulurdu. Demokrasi anlayışı bizim topraklarda sadece sandıktan ibaret olduğundan, adam hayat pahalılığına, geçim sıkıntısına, güç bela aldığı cılız maaş ile yetinmeye, artı değerden gelen sömürüye, ezilmişliğe ancak etkisiz sesiyle reaksiyon gösteriyor. Neyse uzatmayayım. Dedim ya bu blog bir siyasal platform değil. Siyasi mengeneye sıkışmış bir yazı hiç değil. 

Serde Umut mu Var? Takılın peşime! 

En azından edebiyat tarihtir, mizahtır, sosyolojidir ve elbette bir demet politikadır. Ama benim tarafımda en fazla yaşam-anıdır. Geçmişe gaz vermek için mi, istiyorum, olsun varsın. Deneme yazıların kaderini tayin hakkı mı? Ölümüne varız! 

Biraz aşırı uçlara kadar gidebilir, Wilsonculuk anlamı taşıyabilir, “böl ve yönet”in, ebedi makalelerimin atomizasyonu planının parçası olabilir, ne gam!!! 

Bir sonraki esintide görüşmek üzere...

Mürekkebe banmış esintili Sevgilerimle,

Gezenti Bisiklet  

***…*** 

(*) Önceki Makale: 2022 Yılının Bisikletle Yolculuk Hedefleri

(*) Sonraki Makale: Yayan Giderken… 

***…*** 

[ÖNCEKİ] << [ESİNTİLER] >> [SONRAKİ] 

>>> [iÇERİKdİZİNİ] 

***…***