Bisikletin Payitahtı Kadıköy


Kadıköy yollarında pedallarken...

Rıhtım Hasreti 

Bol keseden iddialı bir başlık attığımın farkındayım ama ister inanın ister inanmayın çok doğru bir tespittir bu. Deniz Otobüsü İskelesi’nin yanındaki parka girince çocukluğumun, gençliğimin hatıraları diziliyor bir kez daha. Otobüs durakları, minibüslerin terminali ve dolmuşların geleneksel istasyonu... O çok kadim, mazinin mendireğine çarpan köpüklü suların altında kalmış en eski nikâh salonu... 70’lerin dev tartışmalarına konukluk etmiş, polis baskınlarına bile kahramanca göğüs germiş, namı kendinden sıhhatli çay bahçesi... Rengârenk kuşların, tropik balıkların seçkin müşterilere ısrarla satıldığı o simit-çay kokulu koruluk alan... Ve elbette âşıkların el ele üzerinde yürüdükleri İnci Burnu’na doğru uzanan şehvetli dalgakıran... Her şey yeni bir sabaha uyanmak gibi... Artık arabalarla muhatap olmayacağım bir alanın başındayım... Buradan başlayan ve arada küçük kesintilere uğrasa bile 30 km boyunca devam eden şehrin gezinti amaçlı en uzun bisiklet yolunun “start” çizgisindeyim. Yolun yarısı Kadıköy, devamı Suadiye, Bostancı, Küçükyalı, Maltepe, Kartal ve az birazcık da Pendik sınırlarında kalıyor. Kadıköy ayrıca belediyenin bir bisiklet birimine sahip olduğu özel bir beldedir. İstanbul’un bisiklet mağazaları açısından en zengin bölgesi yine Kadıköy’dür... 


[📷 Kadıköy Rıhtım, Temmuz 2017.] 

Kadıköy için kullanılagelen standart klişeye, “Körler Ülkesi”ne yüz vermek niyetinde değilim. En azından şimdilik. 

Ama yine de efsaneyi kısaca anımsatayım... 

Efendim, Megaralı Byzas kendine yeni bir yurt kuracakmış. Bir Delfi kâhini ona “Şehrini körler ülkesinin karşısına kur,” demiş. Byzas geze dolaşa Sarayburnu’na gelmiş, bir de bakmış ki karşıda çayırların, otlakların arasında bir yerleşim var. “İnsan bu kadar güzel yer varken niye gider oraya şehrini kurar ki? Muhakkak kör olmalılar.” Diye akıl yürütmüş ve aradığı yerin burası (şimdiki tarihi yarımda) olduğuna karar vermiş... 

Şimdi benim sülale protokolünün başrol oyuncuları da kör olmayı yeğlemiş ki bu yakayı tercih edip buraları mesken tutmuşlar kendilerine. Babamın babası, (aynı zamanda hem isim babam hem de kendi adından bana bıraktığı bir miras öncelim olan) Mehmet dedemin ana tarafı Merdivenköy, baba tarafı Kozyatağı’nı beğenirken kendisi ve kardeşleri kendilerine miras kalan Şakacı Sokak’a öncelik vermişler. Cemile babaannemin ve onun annesi, ‘bol kocalı’ Şerife ninemin hanedanı ise Kadıköy (Söğütlüçeşme, Yeldeğirmeni) civarını yurt edinmişler kendilerine. Benim de ister istemez bu Kalkedon (Kadıköy) sevgisi bu genetik aşıdan ileri geliyor. Hem bu nedenden, hem de görme engelli dostların hukuku için o ‘tuhaf mit’e yüz vermiyorum. Ayrıca tarihin koca ayaklı yaşına hürmet diye bir şey var değil mi? Byzantion’dan daha yaşlı bir yerden söz ediyorum. 


[📷 Kadıköy’den Haydarpaşa & karşı kıyılar, Nisan 2017.] 

Kadıköy semtinin adı, Pire🚲 ile Haliç turunu yaparken Unkapanı’nda mezarını gördüğüm ve sadece görmekle yetinmeyip fotoğrafını da çektiğim, Nasreddin Hoca’nın torunu Kadı Hızır Bey’den geliyormuş. Ben bana anlatılanların yalancısıyım. Zaten bu şehir, bu semtler, nice söylencelerle dolu. Biliyorum ki, tüm bu yerleşimler, masallarla gerçeği aynı teknede yoğurmayı sürdürmekte kararlı. 


[📷 Kadıköy, Nisan 2017.] 

Her neyse devam edelim... Şakacı Sokak’a dönmeden önce biraz tarihçeye bakalım istiyorum... 


[📷 Galata, Ağustos 2018.] 

>> Uzun süre Üsküdar’a bağlı olan Kadıköy, 23 Mart 1930’da ilçe olduğunda Kızıltoprak ve Erenköy olmak üzere iki bucağı vardır. 


[📷 Kızıltoprak, (Eski İstanbul).] 

>> Cumhuriyet’in şantiye döneminin başlarında Kadıköy’ün mekânsal yapısında Osmanlı dönemine göre büyük farklılıklar görülmez. Cumhuriyet’in hızla sağlamlaştırması ile birlikte Kadıköy bazı modern kentsel hizmetlerden de yararlanma olanaklarına kavuşmuştur. Örnekler arasında 1928’de gelen elektriği, 1927’de şirket olarak oluşturulup 1928’de Üsküdar-Kısıklı arasında 1929’da ilk seferlerine başlayan tramvayı sayabilirim... 

>> Üsküdar-Haydarpaşa ve Bağlarbaşı-Haydarpaşa arasında 1929’da açılan ilk tramvay hattını, daha sonra da 29 Ekim 1934’te Haydarpaşa – Altıyol – Kadıköy (iskele) ve Kadıköy – Altıyol – Kızıltoprak – Ihlamur – Feneryolu – Suadiye – Bostancı hatları izler. 


[📷 Tramvaylar, (Eski İstanbul).] 

>> Bu kablolu işletmeyi, ülkenin ilk girişimci işadamlarından olan ve Kadıköy’de adını taşıyan bir sinema, (Süreyya Sineması); 


[📷 Süreyya Sineması, (Eski İstanbul).] 

>> İdealtepe’de –ki seksenlerden sonra doldurularak sahil yolu yapıldı– bir plaj, (Süreyya Plajı); 


[📷 Süreyya Plajı, (Eski İstanbul).] 

>> ...ve ayrıca bir sanatoryum yaptırmış olan Süreyya Paşa’nın öncülüğünde Üsküdar – Kadıköy ve Havalisi Halk Tramvayları Türk Anonim Şirketi oluşturulur... Anadolu yakasında tramvaylar İstanbul yakasından daha geç olarak 1967’ye kadar hizmette kalır. 


[📷 Süreyyapaşa Hastanesi, (Eski İstanbul).] 

Kadıköy’deki tarihsel yolculuğumuz devam ediyor... 


[📷 Pire🚲 ile İstanbul caddelerinde, Ağustos 2018.] 

>> 1930’larda İstanbul’un imarı ile ilgili çalışmalarda Kadıköy için de bazı öneri ve projeler geliştirilir. 

>> 1936-1951 arasında İstanbul Nazım Planı’nı hazırlayıp yönlendiren Fransız H. Proust, Kadıköy’de bir stadyum; 


[📷 Kadıköy Stadyumu, (Eski İstanbul).] 

>> Fenerbahçe Yarımadası’nda da İçişleri Bakanlığı isteğiyle bir yat limanı düzenler... 


[📷 Kalamış Yat Limanı, (Eski İstanbul).] 

>> 1938’de Belediye İmar Bürosu müşavirlerinden Sabri Oran, Kadıköy ve yakın çevresi için bir plan teklifi hazırlar. Plan genel olarak uygulanmamışsa da bu plandaki kimi önerilerin zaman içinde gerçekleştiği görülür. Haydarpaşa yönünde Rıhtım Caddesi’nin istimlâk maliyetlerinden kaçınmak için denizin doldurularak genişletilmesi, o zamanki Ankara Yolu olan Bağdat Caddesi’nin genişletilmesi ve tanzimi, bu çalışmanın sonradan gerçekleşen önerilerindendir. 


[📷 Bağdat Caddesi, (Eski İstanbul).] 

>> Aslında İkinci Dünya Savaşı bir süreci de beraberinde getirir. Hem dünyada hem de Türkiye’de ekonominin kalbi durur ve sektörler pusuya yatar. Bu aynı zamanda bütün Türkiye’de durağan bir kentsel yapının hüküm sürdüğü anlamına gelmektedir. Ancak savaş sonrası yeniden yapılanmalar dikkat çekicidir. 1940’ların ikinci yarısından itibaren, Kadıköy’de, özellikle banliyölerde ahşap köşklerin yıkılarak yerlerine betonarme villaların yapıldığı bir süreç belirginleşmeye başlar. 


[📷 Boğaz, (Eski İstanbul).] 

Kadıköy’deki tarihsel yolculuğumuz devam ediyor... 


[📷 Pire🚲 ile İstanbul sokaklarında, Ağustos 2018.] 

>> 1938-1949 arasında Vali ve Belediye Başkanı Dr. Lütfi Kırdar’ın giriştiği ve İstanbul’daki üçüncü imar operasyonlarını oluşturan dönemde, Kadıköy’de de taptaze projeler gerçekleştirilir. 

>> Kadıköy-Üsküdar yolunun Haydarpaşa’da demiryoluna rastlayan kesiminde bir köprü yapılması; 


[📷 Haydarpaşa, Eylül 2010.] 

>> Bağdat Caddesi’nin Kartal’a kadar asfaltlanması; 


[📷 Bağdat Caddesi, Eylül 2010.] 

>> Kadıköy Halkevi’nin inşası; 


[📷 Kadıköy Halkevi, (Eski İstanbul).] 

...bu dönemin Kadıköy’deki en önemli imar operasyonları olur... 

>> Bunun yanı sıra, altyapı konusunda Lütfi Kırdar’ın imar operasyonları sırasında bazı strüktürel adımlar attığı görülür. 1887’de 99 yıllık işletme imtiyazı almış olan Üsküdar-Kadıköy ve Havalisi Su Şirketi, 1937’de Sular İdarasi’ne devredilerek, şebekede yenilemeler yapılır... Kozyatağı’nda bir su deposu inşa edilir. (Ki ben 70’li yıllarda Kozyatağı Böcekli tarafında ‘Orkide🚲’ bisikletimle turlarken yer yer toprağın üstüne fışkırmış peri bacalarını andıran havalandırma bacalarını görünce önce hayrete düşer sonra da hayranlığımı gizleyemezdim.) 

>> Hasanpaşa’da yer alan Kadıköy Gazhanesi’ni de işletmekte olan Havagazı Şirketi, 1945’te İETT bünyesine katılırken, toplu ulaşım alanında tramvayları desteklemek amacıyla 1947’den itibaren otobüs işletmesine de başlanır. 


[📷 Hasanpaşa Gazhane, (Eski İstanbul).] 


[📷 Mazideki İETT otobüsü , (Eski İstanbul).] 

Bu otobüslerden Kadıköy-Bostancı hattında da (18 No) bulunurken en fazla Kadıköy-Küçükbakkalköy (7 No) hattında gider gelirdi. 

Bu esnada; 

>> 1950’li yıllarda Kadıköy’de iki önemli gelişme olur. 


[📷 Kadıköy, Ağustos 2017.] 

>> 1950-1952 arasında dar gelirlilerin konut sahibi olmaları amacıyla Koşuyolu mevkiinde bahçeli müstakil evlerden oluşan bir mahalle kurulur. Türkiye deneyimi içinde nitelikli ve iyi planlanmış bir konut çevresi yaratılır. 

Benzer bir gelişme de Kozyatağı Sigortaevleri, Şenesenevler ve Suadiye civarlarında görülür... 


[📷 Şenesenevler, Eylül 2010.] 

Ancak tarihi dokuyu ve doğayı korumaktan ziyade beton düşkünü sağcı iktidar(lar)ın esas bozguncu tarihe damgasını vuracak... 1950’lerdeki ikinci gelişme ise Menderes’in başlattığı imar operasyonları olur. 

Bu dönemde Kadıköy’de de bir dizi yeni yol çalışması ya da yol genişletilmesi türünden imar uygulamaları yapılır. Yolların devamı altyapı, üstyapı düzenlemeleri derken çirkin boyutlara kadar varacak berbat apartmanlaşma demek olacağı kimsenin aklına gelmemiş midir, bilemeyeceğim. 


[📷 Ankara Asfaltı, (Eski İstanbul).] 

>> Yapımı 1953’te başlayan Haydarpaşa Limanı ilave rıhtım ve depo inşaatları; 


[📷 Haydarpaşa, Nisan 2017.] 

>> 1954’te başlayıp 1957-1958’de biten Haydarpaşa-Pendik çift şeritli yolu (eski E-5, yeni D-100), bu dönemde Kadıköy’de gerçekleşen iki büyük ve önemli projedir. 


[📷 Şemsettin Günaltay Caddesi, Kazasker Meydanı, Şubat 2009.] 

>> Özellikle Bağdat Caddesi yerine yerleşmenin kuzeyinde inşa edilen yeni Ankara Yolu ile şehirlerarası trafik yerleşme içinden çıkarken, yeni yol güzergâhıyla da bir anlamda yeni bir psikolojik sınır tanımlanmıştır. Ankara Yolu güzergâhı ile Bağdat Caddesi ve Kadıköy merkezini Merdivenköy, Göztepe, Erenköy, İçerenköy gibi iç taraftaki yerleşmelere bağlayan yeni yollar sayesinde, yapılaşma deseni sayesinde, yapılaşma deseni daha önceki kıyı, Bağdat Caddesi, demiryolu çizgisinden koparak sonraki on yıllarda Ankara yolu çevresindeki boşluk ve çayırlara doğru kaymıştır. 


[📷 Kozyatağı, (Eski İstanbul).] 

>> Böylece kıyıya paralel uzanan ve demiryolundan fazla uzaklaşmayan yapılaşma deseni, karayolu tercihine bağlı olarak iç bölgelerde ve Ankara Yolu çevresinde de yoğunlaşmıştır... 


[📷 Ankara Asfaltı, (60’lar).] 

>> Bununla birlikte 1950’li yıllar “Körler Ülkesi”nde az yoğun, müstakil ve yer yer bahçeli yapılaşma türünün halen devam ettiği bir dönemdir. 


[📷 Suadiye Sahil, (80’ler).] 

Her şeye rağmen... 

Kadıköy’ün özgün karakterini oluşturan bu mekânsal yapının dönüşümü ağırlıklı olarak 1960’larda gerçekleşir. 1960 sonrası yeni düzenlemelere bağlı olarak Kadıköy ve çevresinde de bazı yeni mahalleler kurulurken, 1965’te şehir içinde kalan bucakların lağvedilmesine paralel olarak Kızıltoprak ve Erenköy bucakları da kaldırılarak yerlerine mahalleler oluşturulur. Aynı tarihte gecekondulaşmayla oluşmuş bulunan Fikirtepe ayrı bir mahalle olarak Kızıltoprak’tan ayrılır. 

Göçler göçleri getirir, taşı toprağı altınmış diyerek, yatağını yorganını sırtladığı gibi İstanbul’a akmaya başlayan birçok Anadolu halkım Haydarpaşa garında trajikomik görüntüler sergiler. Önce gelenler, bir güzel öncülük edip diğer akrabalarına, konu komşularına önayak olurlar, ancak onlar geldikçe bu kadim kentin dokusuna uyum sağlayacakları yerde kendi kültürlerini de beraber getirdiklerinden yine ara mahallelerde kendi gettolarını oluşturarak bu kentin dokusunu da değiştirmeye başlarlar... 

1965 Kat Mülkiyeti Kanunu ile bütün Türkiye’de olduğu gibi az yoğunluklu bir yerleşme mıntıkasının yerini çok yoğun apartmanlara bırakacağı bir sürecin önü de böylece açılmış olur. Sonraki yıllarda bölgeleme imar planının uygulanmasıyla Kızıltoprak-Bostancı arasında nüfus 10 yılda iki buçuk kat artmıştır. Bu süreç içinde Kızıltoprak-Bostancı arasında yer alan eskinin Kadıköy banliyösü büyüyüp yoğunlaşarak banliyö ve sayfiye özelliklerini yitirmişlerdir. 

1960’lar sonrasında Kadıköy’de ticaret ve hizmet sektörlerinin yoğunlaşma göstermesiyle, bu tarihlerden itibaren Kadıköy, Sirkeci-Eminönü-Karaköy-Beyoğlu gibi birinci kademe merkezlerin ardından ikinci kademedeki metropoliten alt merkeze dönüşmüş ve eski semt merkezi özelliklerini yitirmiştir. 1980’li yıllarda çeşitli düzenlemeler yapılır. Bu dönemde gerçekleştirilen çeşitli projeler arasında, Haydarpaşa Koyu’nun doldurularak meydanın genişletilmesi, Dalyan-Bostancı arasında denizin doldurularak kıyı düzenlemesi yapılması ve sahil yolu açılması (1984-1987), Kalamış Koyu ve Fenerbahçe’de yat limanı inşası (1985-1988), yapımı 1993’te tamamlanan İskele-Mühürdar arasında deniz doldurularak meydanın büyütülmesi ve yeşil alanlar kazanılması sayılabilir. 


[📷 Moda Sahili, Nisan 2017.] 

Tarihin bir türlü alt edemediği “Körler Ülkesi”ni canlı bir yaka yapan onun özgün, yaşayan hikâyeleridir. Sırada Kadıköy’den Şakacı Sokak’a uzanan bu öykülere öykünmek olacaktır. 


[📷 Pire🚲 ile İstanbul Turları, Ağustos 2018.] 

Seref Sayman

Saros Körfezi, Ekim 2018, Mart 2019

 

(*) Önceki Makale: Acılara Yenik Şakacı Gülümseyişler

(*) Sonraki Makale: Kadıköy’ün Mitolojik Sembolleri 

***…*** 

 [ÖNCEKİ] << [ŞAKACI SOKAK] >> [SONRAKİ] 

>>> [İçerikDizini] 

***…***