BAŞLAMAK ZORDUR EY TORUN!


Bendeniz hatıratlar arasında gezinirken...

Durup dururken;

Şakacı Sokak’ı yazar mısın?” diye sorsalardı.

Yazar mıydım? 

Bilirim;

-      Şakacı Sokak, yazdı beni.

-      Mümkün her şeyi yazdı. 

Yazmıştır. Yazmaktadır.

Anlatmaktadır o hâlâ.

Zatıâlilerinizi, diğerlerini, seni, beni, bizi, herkesi anlatır.

Bir de kıvrımlı sokağın ta kendisini. 

Bakmayın siz, ŞAKACI SOKAK kendi kıvrımının ardına gizlenir ama, anlatır. Hem de çok feci anlatır. Kıvrım başlangıcı bir çarşı meydanından çeşme başına çıkan davetkâr yokuşlarıyla anlatır. Hilmi Paşa’dan Keserci’ye uzanan yokuşuyla, KİO’dan bir tarihte o çeşmenin komşu olduğu Polis Karakolu, cami ve çay bahçesine uzanan yokuşuyla anlatır. Minibüs Caddesi’ne sırt çevirip Kaya Sultan Sokağı ile kesiştiği noktadaki az eğimli yokuşuyla anlatır. 

Yahu, bir tek Şakacı Sokağı’yla bile anlatır. Çünkü o muzip kıvrımlı sokak, büyük bir ‘Dağılma Devri’nin alçak gönüllü tanığı olmuştur. 

Kim bilir, belki bir ‘Toparlanma Devri’nin son çekirdeklerini de taşımakta, yaşatmaktadır üzerinde. Şakacı Sokak. Kazasker. 

Anlayan herkese. Anlatır. 

[📷 Kazasker Şakacı Sokak’tan ölümsüz Portreler, İstanbul (Şakacı Koleksiyonu).] 

***…***  

Seref Sayman

Saros Körfezi, Ekim 2018, Mart 2019   

(*) Önceki Makale: Geri Dönüş: ŞAKACI SOKAK’a AÇILAN YENİ BİR PENCERESİ

(*) Sonraki Makale: DOĞUMLA ÖLÜM KARŞI KARŞIYA 

***…*** 

 [ÖNCEKİ] << [ŞAKACI SOKAK] >> [SONRAKİ] 

>>> [İçerikDizini] 

***…***